Bugün, Zaferlerle Dolu Maziden Süzülerek Gelen Gazi Meclisimizin Kuruluşunun 100. Yılını Kutlamanın Ayrı Bir Haz ve Gururunu Yaşıyoruz.

23 Nisan 1920 tarihi, vatanın dört bir tarafının işgal edildiği, milletin yok olmanın eşiğine geldiği hayati bir dönemde, Türk milletinin yeniden dirilişinin ve şahlanışının timsalidir.

Bugün, zaferlerle dolu maziden süzülerek gelen Gazi Meclisimizin kuruluşunun 100. yılını kutlamanın ayrı bir haz ve gururunu yaşıyoruz. 

Bizlere bu haklı gururu yaşatan başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi, gazilerimizi kutlu hatıralarıyla sevinç, dua ve hürmetle yâd ediyoruz. Kutlu Meclisimiz, milletimizden aldığı görev ve yetkilerin sorumluluğunu her zaman üstün bir vakarla taşımış ve dünyada eşine çok az rastlanan bir bağımsızlık mücadelesinin karar ve harekât merkezi olmuştur. 

Milletimize ve milli irademize olan saldırılar, o dönemde olduğu gibi halen varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Ülkemiz üzerinde türlü emelleri olan dış mihraklar ve onların içimizdeki uzantıları, 15 Temmuz gecesi milli iradenin tecelli ettiği Gazi Meclisimizi, millete ait topla tüfekle yok etmeye çalışmıştır. Ancak Aziz Türk Milleti, geçmişte olduğu gibi o gece de milli iradeye sahip çıkmış; etnik köken, mezhep, siyasi ayrım gözetmeksizin topyekün yeni bir destan yazmayı başarmış, Gazi Meclisimizin adına yaraşır bir mücadeleyi tüm dünyaya örnek teşkil edecek biçimde kazanmayı bilmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, milli egemenliğimizin ilan edildiği 23 Nisan tarihini, çocuklara bayram olarak armağan etmiştir ve bilindiği gibi bu bayram dünyadaki ilk çocuk bayramıdır. Bütün dünya çocuklarının bayramı olan bu günde, bayramın neşesini ve gururunu yaşama şansı olmayan çocuklarımız bulunmaktadır. Evine ekmek götürme mücadelesinde olan, ekonominin çarkının ucundan tutan minik eller ise, 21’inci yüzyılda halen Türkiye’nin ve dünyanın ayıbını temsil etmektedir.

Uluslararası sözleşmeler, anayasalar, kanunlar ve hükümetlerin idari tedbirlerine rağmen hâlen çocuk işçiliği modern toplumun kanayan yarası olmaya devam etmekte, milyonlarca çocuk okul yerine işyerinde büyümektedir. Her türlü korumadan yoksun biçimde hayatını idame ettirmeye çabalayan bu çocuklar iş kazaları ve meslek hastalıklarıyla da karşılaşma riskini en fazla barındıran gruptur. Maalesef ki hem düzenlemeler hem de denetimler ve yaptırımlar çocuk işçiliğinin önlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Minik bedenler, ekonomik kalkınmada bedenlerinden büyük rol oynamakta, korunmasızlık ise onların damarlarına işlemektedir.
 
Diğer taraftan her türlü istismar da kapıda beklemektedir. Yarınların yaşatıcısı olan çocuklarımıza daha fazla koruma, daha fazla güvenlik ve daha güvenceli bir yaşam bırakılması için tüm sosyal tarafları elini taşın altına koymaya davet ediyoruz.

Son sözle bu kutlu Meclis'i emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e, dava arkadaşlarına, İlk Meclis’in muhterem üyelerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bugün hayatta olmayan aziz mensuplarına şükran duygularımla Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye bırakmak hedefiyle tüm çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyorum.

 

---