“Bazı geceler vardır; gökyüzü yıldızlarını değil, ihaneti taşır. 15 Temmuz, böyle bir geceydi. Devletin kalbine bir hançer saplandı; millet, o hançeri çıplak elleriyle söküp atmıştır. O gece, gökten düşen her kurşun, yalnızca insan bedenini değil, bir milleti uykusundan uyandırmıştır.
Çünkü aziz milletimiz, kendi iradesini birer meşale gibi taşıyarak karanlığa korku salmıştır.
Ve o karanlıkta bir hakikat parlamıştır:
"Millet, iradesini teslim etmediği sürece, hiçbir tank gerçekten ilerleyemez." Öyle de olmuştur.
15 Temmuz, bir milletin kendi mezar taşını oymaya çalışanlara karşı, mezarcının elinden çekici aldığı gündür.
Demokrasi bir çiçektir; narindir, susuz kalırsa solar. Ama o gece o çiçeğin toprağı, kendi toprağına ihanet edenlerle kana bulansa da işte tam da orada bu aziz millet, millet olmanın ötesinde vicdan ortaklığı yaparak onu tekrar yeşertmeyi başarmıştır.
İhanet, içeriden geldiğinde daha sessiz yürür. Ve en sessiz adımlar, gerisinde en büyük enkazları bırakır. Ama o gece, halk bir yankı olup gürlemiştir:
“Bu topraklarda özgürlük, gökten inmez; yere düşenler sayesinde ayakta kalır.”
Şimdi sular durulsa da gökyüzü yine yıldız doludur. Fakat tarih, su gibi değildir; kendiliğinden akıp gitmez.
Unutmak ihanettir. Bu günü unutmamalıyız, unutturmamalıyız. Bu kadim ülkeye en büyük ihanet darbelerle yapılandır.
Unutmazsak, her 15 Temmuz, karanlığı yaran bir şafak olacak, gecelerin içinden gündüzleri doğuracaktır.
Bu önemli gün münasebetiyle, tüm demokrasi şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz, şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun.”
Saygılarımla,
İsa GÖK
Genel Başkan